Bu arşiv belgeleri gerek Hacıemiroğulları Beyliği gerekse Mesudiye ve çevresi ile alâkalı ulaşabildiğimiz en eski kayıtlardır.
Hacıemiroğlu Beyliği’nin kurucusu Hacı Emir İbrahim Bey’den sonra yerine geçen oğlu Hacıemiroğulları Beyi Süleyman Bey’in kızı Esleme Hatun’un kendi ismiyle Hicri 814 yılının Receb ayı başlarında (Miladi 1411 yılının Ekim ayı başı) kurduğu Esleme Hatun Vakfı’na ait vakfiye Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde iki ayrı defterde kayıtlıdır. Bu kayıtlar Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1939 ve 1951 yıllarında Arapçadan V.G.M uzmanlarına tercüme ettirilmiştir.
Hacı Emir İbrahim Beyinoğlu Süleyman Bey’in kızı Esleme Hatun’un, doğu tarafından Kotanı köyü ve Taşlıkdepe ve kuzey tarafından Kürtler köyü ve Çalbaşı, batı tarafından Gelyeme köyü ve Tombalakbaşı ve güney tarafından Meğdün ile sınırlı Bayramlu Kazası’nın İskefsir Nahiyesi’ne bağlı Ermeni ve Taşlusekü köylerinin bütün hudud ve menafiiyle dâhil ve hariç yol ve levahıkıyla pınar ve dereleriyle yemiş veren vermeyen ağaçlarıyla, söylensin söylenmesin bu iki köye ait olan bütün şeylerle birlikte, İskefsir Nahiyesi’nin Cimi köyündeki Kutbil Aktab velevtud, telkin ve irşad sahibi Şeyh Cimi ve oğlu Şeyh Ali’nin medfun bulunduğu ve Cimi diye bilinen köydeki zaviyeye, gelirlerinin mütevelli eliyle toplanıp öncelikle vakfın tüm ihtiyaçları karşılandıktan sonra kalan beşte birinin mütevelliye, beşte dördünün ise zayiyeye gelen yolcu ve gariblerin yedirilib içirilmesine sarf edilmek üzere ve vakfın mütevelliliğinin kendisi sağ olduğu sürece kendisine ait olması, kendinden sonra ise erkek evladına, ondan sonra nesiller boyunca soyundan gelecek erkek evladlarının en salihine, erkek evladından soyu tükenirse kız evladının soyundan gelen erkek evladına, şayet soyu o taraftan da kesilirse o mahallin kadısı olan kişiye ait olması şartıyla hicri 814 yılının Receb ayının başlarında Allah rıza içün vakfettiği.
30 Eylül 1876 tarihinde 34 adet imza ile Milaslıların Karahisar -ı Şarki Sancağı’na müracaat ederek, 1870 yılında kaza merkezi yapılan Pazaryeri isimli yerde vatandaşların yaptırmaya başladığı bir hükümet binasının inşaatının devam ettiğini bildirmekteler. Ayrıca, Sultan II. Abdülhamid’e izafeten Milas ismini Hamidiye olarak değiştirmek istediklerini ve Padişah’dan da buraya bir bina yapılması için irade buyurmasını istirham etmekteler. Müslim, Gayr-i Müslim ahali tarafından ortak imza ile başvurulması Mesudiye’deki hoşgörünün de çok değerli bir ispatıdır. “Pazar-ı mezkûr hükümet konağımızın kâffe-i masârıfât-ı inşâ’iyyesi teşekkür ve iftiharla cümlemiz tarafından i’ane olup tahtâni ve fevkâni bir hükümet konağı inşâ olunmakta bulunduğundan” cümlesi de göstermektedir ki halk yapılamakta olan hükümet konağının tüm masraflarını kendisi karşılamakta ve bununla da iftihar etmektedir. Tam da bugün yirmi yıldır istikrarlı bir şekilde sürdürülen Mesudiye İlçe Kurultayı’nın da ruhuna uygun bir belgedir. Benzer örneklerini sıkça gördüğümüz gibi Mesudiyelilerin geçmişte de bu şekilde davrandıklarının ve her şeyi Devletten beklemeyen bir anlayışın da bir kanıtıdır.
[BOA, İrade Dâhiliye, Nu:60297]
Hâk-pâ-yi hisse-revâyı cenâb-ı vilâyet-penâhiye
Milas Kazâsı ahâlî-i İslâm ve gayr-i müslim ve tüccârân tarafından mahzar-gûna arz-ı hâl-ı ahkirânemizdir Mensub olduğumuz Sivas Vilâyeti Celîlesi dâhilinde kâ’in Karahisâr-ı Şarkî Sancağı’na muza’af Milas Kazâsı vasatında vâki’ Pazaryeri dimekle meşhur ve ma’mûr olduğı halde yüz seneyi mütecâviz müşrif-i harâb ve mâ’il-i türâb olmuş iken lehü’l-hamd ve’l-minnihi sâye-i muvaffakiyet-vâye-i Hazret-i Padişâhî ve cenâb-ı mu’alla’l-elkâb ve ebediyyu’l-penâhilerinde seksen altı senesi Pazar-ı mezkûr küşâd ve bu yüzden cümleten dil-şâd olarak Pazar-ı mezkûrun mevki’-i hasene-i münâsebesi Niksar a onbeş ve Ordu ve Karahisar’a onyedi ve onsekiz sa’at bu’d mesafesi ve kazâ-yı mütecavireye dahi münâsebet-i tâmmesi bulunduğu ve ale’l-husûs hükümetimiz nakl olunup merkez ittihaz olduğundan beru gün be-gün ahz ve i’talarımız celevegan bularak tüccâr ve ahâlîce teshîl-i mesâlih ve istirâhat-ı dâ’imelerimizi mûcib olduğu ve hem de tecemmu’-ı nâs ile kasaba şekline girdiği ve bu da mahzâ tali’-i füruhtunda metâli’-i seniyyelerinin âsâr-ı feyz ve sârî-yi bâhire-i nâfi’asından nişâne etdiği cümlenin ma’lûm ve meşhûdu bulunduğı cihetle hüda-dem îfâsı oluduğumuz du’â-i ömr ve ikbâl-i Hazret-i Şehinşâhî ve fuzûlî eyyâm-ı ömr-i devlet-i veliyyu’n-ni’metânelerin tekrar ale’t-tekrar îsâl-i secde-gâh-ı havle’l-arş kılınmış olmağla me’a mâ-fih el-yevm Pazar-ı mezkûr hükümet konağımızın kâffe-i masârıfât-ı inşâ’iyyesi teşekkür ve iftiharla cümlemiz tarafından i’ane olup tahtânî ve fevkânî bir hükümet konağı inşâ olunmakta bulunduğundan inşaallahu Te’âlâ sâye-i teshîlât-vâye-i hidîv-i a’zamîlerinde ahd-i karîbde hitâma resîde olacağı bedîhî bulunmuş ve zât-ı âlî-yi keremkârîleri hândân-ı âlîşân ve vâlî-yi vâlâ-şân veliyyu’n-ni’met efendimiz hazretlerinin ise her bir mahalde bir âsâr-ı aliyye-i âsafâneleri bulunduğu misillü îfâ-yı nâm ilâ yevmü’l-kıyâm ezkâr-ı cemîle ile yâd ve tezekkâr olunmak üzre kasabamızda bir münasib ebniye inşâsına emr ve irâde buyurulmasıyla beraber nâm-ı nâmî-i ism-i sâmî-yi hazret-i şehriyârî Hamidiye Kasabası nâmiyle şöhret-şi’âr olmaklığının lutfen ve merhameten Memâlik-i Osmâniyye’ye i’lân ve işâ’a ve iş bu istirhâm-ı çâkerânemize dahi ezher-cihet lutf ve atufet kerem-perverileri sezavâr buyurulması nefer-i âtî-yi muzırra-i arzuhâl-i ahkirânemiz takdîmine cür’et kılındı ol bâbda ve her halde emr ve fermân lutf ve ihsân-ı bî-pâyân hazret-i veliyyu’l-emrindir
Fî 11 Ramazan sene 293/[30 Eylül 1876]
(İmzalar 34 adet)
20 Kasım 1876 tarihinde Sadaret (Başbakanlık) tarafından Padişah’a sunulan yazıyla; Sivas Vilayeti’ne bağlı Karahişar-ı Şarki Sancağı’nda Milas Kazası’nın isminin Hamidiye olarak değiştirilmesine dair sunulan yazıların incelendiğini ve irade buyurulduğuna dair.
Atûfetlü Efendim Hazretleri
Karahisâr-ı Şarkî Sancağı’nda kâ’in Milas Kazâsı muzâfâtından olup müddet-i medîdeden berü âsâr-ı medeniyyet ve ma’mûriyetden hâlî kalan Pazaryeri nâm mahal teşebbüsât-ı ahîra ile bir kasaba şekline girerek kazâ-i mezkûr ka’immakâmlığına merkez ittihâz edilmiş ve tecemmu’ ve tavattun eden ahâlî cânibinden orada bir hükûmet dâ’iresi inşâsına ve Sivas Vilâyeti Vâlisi devletlü İzzet Paşa hazretleri tarafından dahi bir mekteb te’sîsine mübâşeret olunmuş olduğundan mahall-i mezkûrun asr-ı mes’ûd-ı âsâr-ı hazret-i şehin-şâhîde keşf-i şeref ve abadânî eylediğinin nişâne-i meymenet-intemâsı ve sekenesinin terekkiyât-ı medeniyyede sebeb-i ihyâsı olmak üzre nâm-i nâmî-i cenâb-ı mülk-dârîye mensûbiyeti istid’âsına dâ’ir kazâ-i mezbûr ahâlî-i Müslime ve gayr-i müslimesi cânibinden verilen mahzar-ı umûmî ile Meclis-i İdâre-i Vilâyet’den tanzîm olunan mazbatanın gönderildiğini hâvî vâli-i müşâru’n-ileyhin vârid olan tahrîrâtı takımıyla arz ve takdîm kılınmış olmağla es’âf-ı istid’â rehîn-i müsâ’ade-i hayriyyet-âde-i hazret-i şehriyârî buyurulduğu halde kendüsünün ve ahâlî-yi mutavattınanın ber-vech-i ma’rûz ümrân-ı beldeye masrûf olan ikdâmlarının takdîr ve tahsîniyle berâber vâli-i müşâru’n-ileyhe tebliğ ve tebşîr eyleyeceği beyâniyle tezkire-i senâverî terkîm olundu efendim Fî 2 Zâ sene [12]93/[19 Kasım 1876]
Ma’rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki
Şeref-bahş-ı fırak ta’zîm olan iş bu tezkire-i sâmiye-i sadâret-penâhîleri melfûf-ı tahrîrât ve mazbata manzûr-ı mekârim-nüşûr-ı hazret-i mülûkâne buyurulmuş ve istid’â-yı ma’rûz rehîn-i is’âf-ı âlî olduğu misillü ikdâmât-ı mebhûseden dolayı memnûniyet-i feyz-i gâyet-i şehriyârînin lâzım gelenlere beyân ve iş’âr olunması müte’allik ve şeref-südûr buyurulan emr u irâde-i lütf-âde-i cenâb-ı şâhâne mantûk-ı münîfinden olarak zikr olunan tahrîrât ve mazbata savb-ı âlî-i hidîvîlerine i’âde kılınmış olmağla ol bâbda emr ü fermân hazret-i veliyyu’l-emrindir
Fî 3 Za. Sene [12]93/[20 Kasım 1276]
10 Şubat 1910 tarihinde Hamidiye kazanın ismi Mesudiye kazası olarak Padişah iradesiyle değiştirilmiştir.
[BOA, İrade Dahileye Nu:1328.M.23]
Bâb-ı Âlî Dâire-i Sadâret Meclis-i Vükelâ Ma‛ruzât Kalemi 3307
Atûfetlü Efendim Hazretleri
Karahisâr-ı Şarkî Sancağı’na merbût Hamidiye kazâsının Mes‛ûdiye nâmiyle tevsîmi lüzûmuna dair Dâhiliye Nezâret-i Celîlesi’nin tezkiresi melfûfuyla ma‛an arz ve takdîm olunmağla irâde-i seniyye-i Padişâhî ne vechile şeref-sudûr olur ise menût-ı âlîsi infâz edileceği beyâniyle tezkire-i senâverî terkîm kılındı efendim fî 28 Muharrem sene 328 fî 27 Kânûn-ı sânî sene 325
Sadrazam
Ma’rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki
Resîde-i dest-i ta’zîm olub melfûfuyla beraber manzûr-ı âlî buyurulan iş bu tezkire-i Sâmiyye-i Sadaret-penâhîleri üzerine mûcebince irâde-i seniyye-i cenâb-ı Padişâhî şeref-sudûr buyurulmuş olmağla ol bâbda emr ü fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir
Fî 29 Muharrem sene 1328 fî 28 Kânûn-ı sânî sene 325
Ser-Kâtib-i Şehriyârî Bende
İmza
Mesudiye ahalisinin Mustafa Efendi başkanlığında bir komisyon kurarak harp yaralarını sarmak için topladıkları beş yüz lirayı Ziraat Bankası Şubesine yatırarak bir telgrafla durumu Maliye Nezaretine bildirmeleri. Mesudiyelilerin iftihar edecekleri bir başka belge. Kıt imkânlarla vatan müdafaası için yapılan fedakârlık örneği.)
Dâ’ire-i Sadâret Tahrîrât Kalemi
Şube 2 Evrak Numarası: 2937
Târîh-i Tesvî 9 Zilka‛de Sene 330
Mâliye Nezâret-i Celîlesi’ne
Harb ve Hilâl-i Ahmer i‛âneleri içün Mes‛ûdiye kazâsı ahâlîsinin verdikleri beş yüz liranın Zira‛at Bankası Şu‛besi’ne yatırıldığı İ‛âne Komisyonu Reisi Mustafa Efendi tarafından bâ-telgrafnâme bildirilmişdir efendim
Telgrafnâme mazrûfen Harbiye Nezâreti Vekâlet-i Aliyyesi’ne gönderilecektir
İşâret-i aliyye-i Müsteşârî mûcebince
Hicri 9 Zilka‛de 1330/Miladi 19.11.1912
(BOA, BEO, Nu:4115–308562)